MISIR GEZİSİ

Takip edenler bilir yaptığım her seyahat ayrı bir merak, arzu ve heyecandır benim içim. Zaman içinde; gezip görmek, gittiğim yerlerin tarihini, dokusunu, yaşamını, kültürünü öğrenmek ve öğrendiklerimi seyahat yazılarımda paylaşmak ise ayrı bir tutku oldu. Yaklaşık iki saatlik kısa bir uçuşun ardından Kahire’ye inişimizle birlikte çocukluk hayalime kavuşuyordum. Nihayet Mısır’daydım. Yıllar içinde çok istememe rağmen bir türlü gerçekleştiremediğim hayalim VİA MARİS TUR sayesinde nihayet karşımdaydı.

SAKKARA

İlk durak sırlarıyla hayatımıza girmiş olan Antik Mısır’da yapılan ilk ve en eski piramit olan Sakkara idi. Sakkara piramidi, başkent Kahire‘nin batısındaki Sakkara bölgesinde yer almaktadır. Günümüzden 4 bin 700 yıl önce MÖ 27. yüzyıl’da Mısır’ın üçüncü hanedanı döneminde  Firavun Zoser’e adına yapılan piramidin duvarları kabartmalarla süslüdür. Sakkara (Zoser) piramidi diğer piramitlerden farklı olarak merdivenli inşa edildi. Basamaklı olan bu piramidin, boyu 63,17 metreye ulaşmakta olup, dünya üzerinde taştan yapılan ilk büyük anıt tasarımı olarak da kabul edilmektedir. Tasarımı, çağının dehaları arasında gösterilen mimar ve bilim insanı vezir İmhotep‘e ait olan basamaklı piramidin girişi en üst basamaktadır. Diğer piramitlerde mezar içleri süslenmemiştir. Bu da diğer piramitleri basamaklı piramitten ayırmaktadır. Teti Piramidi ve Kajenbi Mezarı ve Sakkara Piramidi. Hepsi de büyüleyici olan bu üç yapının gezimizin sadece giriş bölümü olduğunu o anlarda elbette bilmiyorduk. Detaylı bilgi için Skkara’nın Sırları Belgeseli’ni önerebilirim.

İkinci durağımız Memphis de bulunan ve bir dönem oldukça popüler olan kitaplara konu II. Ramses’ e ait devasa heykeldi.

KAHİRE MÜZESİ

Gezimizin ikinci gününde yaklaşık iki saat süren gezimiz esnasında  Antik Mısır uygarlığının en görkemli koleksiyonuna ait pek çok eserle tanıştık. Yaklaşık 7 bin yıllık tarihe ışık tutan müzede, Roma İmparatorluğu ve eski Yunan dönemine ait tarihi parçalar, antik Mısır dönemine dayanan birçok heykel, tabut ve firavunların şahsi eşyaları da bulunuyor. Kahire Müzesi’nin en ilgi çekici bölümleri ise, Kraliyet Mumya Odaları ve Firavun Tutankhamon‘un değerli eşyalarının sergilendiği bölümlerdi ki, bu bölümler için  ekstra ücret ödemek gerekiyordu. Sonraki yaşamında kullanabilmesi için mezarı oldukça zengin eşyalarla donatılan ve 9 yaşında firavun olup, 19 yaşında ölen  Tutankhamon’un önemi, kendisinden sonraki firavunların mezarlarının yapımı esnasında yağmacıların elinden kurtulmasından gelmektedir. Tutankhamon’un kişisel ve değerli eşyaları müzenin ikinci katında sergilenmektedir. Toplamda 120.000 eserin sergilendiği müzede, tüm eserleri incelemek için vakit ayırsanız gezinizi aylarca bitiremeyeceğiniz için gitmeden önce hangi eserleri inceleceğinize dair muhakkak araştırma yapmanızı öneririm.

 

 

MISIR MEDENİYETLER MÜZESİ

Bir sonraki durağımız, Kahire Mısır Müzesi’nden 3 Nisan 2021’de ‘Firavunların Altın Geçidi’ olarak adlandırılan görkemli bir kortejle 18 kral ve 4 kraliçe mumyasının taşındığı Kahire Fustat kentindeki yeni Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi idi. Mısır Medeniyeti Müzesi’ne taşınan aralarında 1. Seti, Hatşepsut, 2. Ramses gibi ünlü firavunların da bulunduğu 18. ve 19. Firavun hanedanlığına mensup 22 mumya, yaklaşık 2 bin 810 metre genişliğinde ve kraliyet mezarlığı şeklinde tasarlanan alanda sergileniyor.

LUXOR

ABYDOS

Mısır gezimizin üçüncü gününde Luxor’a geçtik. Ve II. Ramses’in babası 1. Seti’nin tapınağını ziyaret etmek üzere Abydos’a doğru yol aldık. Abiydos Antik Mısır‘ın en eski kentlerinden biri ve Yukarı Mısır‘ın 22 bölgesinden biri olan Ta-wer bölgesinin de başkenti.  Abydos adı, Abdju adından gelmiştir ve “kutsal emanetlerin veya sembollerin tepesi” anlamına gelmektedir. Buradaki “kutsal emanetler” Tanrı Osiris‘in kesik başının içinde olduğu kutsal emanetlere yapılan bir göndermedir.

Mısır’ın en önemli arkeolojik sitlerinden biri olduğu düşünülen kutsal kent Abydos içinde Umm el-Qa’ab‘ın da olduğu çok sayıda antik tapınağa, ilk firavunların gömülmüş olduğu bir kraliyet nekropolüne de ev sahipliği eder. Abydos Kral Listesi olarak da bilinen, 19. hanedan döneminden kalma bir kitabenin olduğu I. Seti‘nin anıt mezarı ile dikkat çekmektedir. Abydos’taki Seti I Tapınağı, ailesinin Mısır tahtına olan iddiasını güçlendirmek için Seti I’in stratejik bir inşaat projesiydi. Kitabe ise firavun Menes‘ten başlayarak Seti’nin babası olan I. Ramses‘e kadar önemli kralların kartuşlarının sıralandığı bir kronolojik listedir. Seti I’nin hanedanlığı için önemli bir meşrulaştırma aracı olmasının yanı sıra Abydos Kral Listesi, eski Mısır krallarını özellikle de Eski Krallık ve İlk Orta Dönem krallarını anlamamız için önemli bir belgedir. Liste Eski Krallık yöneticilerinin sırasını sağlamasına rağmen İlk Ara Dönem’in ilk iki hanedanından (VII. ve VIII. Hanedanlıklar) birçok kralın isimleri için bilinen tek kaynak olması açısından değerlidir.

Bununla birlikte, Abydos tapınağında bulunan bir rölyefte Mısır hiyeroglif alfabesinin dışında birtakım simgeler göze çarpmakta olup, bir helikopter çizimi, bir denizaltı olduğu sanılan ve uzay gemisini andıran çizimler de bulunmaktadır.

Ayrıca; Dorothy Eady isimli kendisini I. Seti’nin rahibesi olduğunu iddia ederek Mısır’a taşınan ve yaşamının sonuna dek tapınakta kalan bir İngiliz’in reenkarnasyon hikayesine de rastlıyoruz. Ve iç tapınakta yaşam çiçeği sembolüne rastladık.

HATHOR TAPINAĞI

Antik Mısır tanrıçası Hathor için yapılan Dendaradaki bu tapınak, Mısır‘da Nil Nehri‘nin batı yakasında aynı adla bulunan yerleşim yerindedir. Kraliçe Kleopatra, Hathor’a burada tapmıştır. Hathor Mısır mitolojisi’nde doğum, bereket, aşk ve evlilik ile ilişkilendirilen tanrıçadır. Ra’nın hem eşi hem kızlarından biridir. Hathor (Mısır dilinde Horus’un evi anlamında) samanyolu galaksisinin kişileştirilmesini temsil eder.

Yunanlılar Tanrıça Hathor’u, Afrodit olarak bilir ve öyle kullanırlarmış. Tapınağın ilk giriş yerini MS 80 yılında Roma İmparatoru Dominitian yaptırmış. Sütunlarda Hathor’un yüzü vardır ve çok iyi korunmuş. Taş sütunlarda çeşitli sahneler çizilmiş, Roma İmparatoru Tiberius’un Tanrıça Hathor’a sunduğu adaklar resmedilmiş. Hathor genelde başı üzerinde yukarı doğru bakan bir kutsal inek boynuzuyla resmedilirmiş. Güneşin solar diskini destekler ve elinde devamlı yaşam sembolü “Ankh” ve bir asa olurmuş. Bazen de bir inek başıyla resmedilmiş.

Büyük salonun iç duvarlarında dikkate değer şahane sahneler var. Tapınağın Tanrıçası’na yapılan kurbanlar bu duvarlara çizilmiş ve tavanında astronomik sunumlar dikkate değerdi. Zodyak işaretlerinin mükemmel sunumu yapılmış ve bu Zodyak kabartmalarının orjinali şu an Paris’teki Louvre Müzesi’ndedir. Koç, boğa, cennetlik ikizler, yengeç, aslan, başak, terazi, akrep, yay, oğlak,kova ve parlak kuyruklarıyla balık; 12 figür aynen durmakta.

Güney dış duvarındaki rölyefte Cleopatra VII ve Julius Caesar’ın oğlu Caesarian gösterilir. Dendera’nın diğer bütün tanrıları Hathor’a sunum yaparken gösterilmiş. Aynı duvarın kornişinin yanında, bazı taştan aslan başları su fışkırtır gibi yapılmış. Tapınağın bitişiğinde batı tarafında kutsal göl var. Burası papazların abdest alma yeri gibi kullanılmış.

Dendarah Tapınağı o çevrede Koptlar’ın ve Araplar’ın yaktığı ateşlere maruz kalmış, ayrıca tanrı ve firavun tasvirlerine de zarar verilmiş.

LUKSOR TAPINAĞI

Ve gezinin benim için en etkileyici yerlerinden birine gelmişti sıra akşam saatlerinde gittiğimiz tapınak ışıklandırmasıyla birlikte muazzam ve bir o kadar da ihtişamlı bir şekilde karşımdaydı.

Luksor Tapınağı, bugün Luksor olarak bilinen şehirde Nil Nehri’nin doğu kıyısında bulunan büyük bir Eski Mısır tapınak kompleksidir ve yaklaşık MÖ 1400 yılında inşa edilmiş. Mısır dilinde “ipet resyt” olarak anılan ve ‘güney sığınağı’ anlamına gelen tapınak, III. Amenhotep, II. Ramses, Tutankamon ve diğer firavunlar tarafından yüzlerce yıl boyunca üstüne eklemeler yapılarak korunmuş.

Gezinin ardından Nil nehri boyunca dört gün sürecek Cruise yolculuğumuz da başlamış oldu.

KRALLAR VADİSİ

Vadi, Luksor’un batı tarafında bulunur. 2005 yılında yeni bir odanın keşfi ve 2008’de iki mezar girişinin daha keşfedilmesiyle, vadinin 63 mezar ve oda içerdiği bilinmektedir

Krallar Vadisi ya da Firavunlar Vadisi, Mısır‘da bulunan MÖ 16. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar yaklaşık 500 yıllık bir süre boyunca 18. ve 20. Hanedanlık döneminde Yeni Krallık‘ın firavunları ve dönemin ileri gelenleri için inşa edilen mezarların bulunduğu vadidir. Vadi, Luksor‘un batı tarafında bulunur.

Mısır mitolojisinden sahnelerle süslenen kral mezarları, dönemin inançları ve cenaze uygulamaları hakkında ipuçları veriyor. Antik çağda neredeyse tüm mezarlar açılıp soyulmuştur.

1920’lerden beri vadi, Tutankhamun’un mezarının keşfiyle ünlüdür ve dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biridir.  1979’da Theban Nekropolü’nün geri kalanıyla birlikte bir Dünya Mirası Alanı olmuş.

Merenptah ve iki Ramses mezarlarını gezdik, en ilgi çekici mezar olan ve hakkında çeşitli lanetli söylentileri bulunan Tutankhamon’ın mezarına da ek ücret ödeyerek girdik.

HATŞEPSUT TAPINAĞI

Mısır gezimizde beni en etkileyen yerlerden biri de Hatşepsut Tapınağı idi. Daha adımımı ilk adım attığım andan itibaren kendimi Antik Mısır’da hissettiren ve adeta zamanda yolculuğa çıkaran bir tapınaktı.

Yukarı Mısır‘da bulunan mezar tapınağıdır. MÖ 1458’de ölen On sekizinci Hanedan firavunu Hatşepsut için inşa edilen tapınak, Krallar Vadisi yakınındaki Nil Nehri‘nin batı kıyısındaki Deyrü’l Bahri‘deki kayalıkların altında yer almaktadır. Bu mezar tapınağı, Amon ve Hatşepsut’a adanmıştır. “Eski Mısır’ın eşsiz anıtlarından” biri olarak kabul edilir.

Antik Mısır’ın 18. hanedanı döneminde hüküm süren kadın firavun Hatşepsut’un Luksor’un Nil Nehri’ne bakan batı kıyısında yer alan, arkasını dev kayalıklara dayayan geniş arazide inşa edilen Tapınağı, yerli ve yabancı turistlerin ve ilk ve tek kadın firavun olması nedeniyle dişil uyanışın da simgesi olması nedeniyle özellikle kadın ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

  1. Hanedan’ın üçüncü Firavunu olan I. Tutmosis, Hatshepsut isimli bir kıza ve Thutmose adlı bir oğula sahiptir. Mısır kraliyet geleneklerine uygun olarak, firavunun oğlu II. Thutmose ile kızı Hatshepsut evlenmiştir. II. Thutmose’nin Hatshepsut’dan Neferu-Ra adında bir kızı, diğer karısı Isis’ten bir oğlu olmuştur. Bu oğul, babasının halefisi olarak adlandırılan III. Thutmose’dur. II. Thutmose, oğlu çok küçükken vefat edince Hatshepsut reşit olana kadar devlet işlerini kontrol edecek güce sahip olmuştur. Saltanatının yedinci yılında ise geleneği bozmuş ve Mısır’ın kadın firavunu olarak kızına taç giydirmiştir.

Mısır’ın ilk kadın firavunu olmayı başaran Hatshepsut, ülkede bir kadının kraliçe konumundan sonra elde edebileceği en yüksek mertebelerden birine ulaşmıştır. Kraliçe, giderek daha politik ve önemli hale gelecek ve en yüksek onur olan Tanrı Amon’un karısı konumuna da yükselmiştir.

Firavun Hatşepsut bir külliyeye değil, kayalıklara oyulmuş bir mezara gömülmeyi istemiştir. Bu nedenle Hatşepsut Tapınağı, çevredeki manzara ve yükselen kayalıklarla organik olarak harmanlanacak şekilde tasarlanmıştır.

 

 

KARNAK (AMON RA) TAPINAĞI

Koç başlı sfenkslerin girişte bizi adeta selamladığı, bugüne dek inşa edilmiş ve dört bin yıl önce hac yeri de olan dünyada ki en geniş antik yapı Karnak. Mısır’ın ilk ve en güçlü tanrılarından birisi olan Amon için inşa edilmiş. Binlerce yıllık tarihi boyunca, Karnak Tapınağı’na Amon adına yaptırılan çok sayıda yapı eklenmiş. Her firavun kendinden bir şeyler katmak istemiş ve Karnak’ın yapımı 2000 yıldan fazla sürmüş ve böylelikle tapınak büyük ve görkemli halini almış.

  1. Seti tarafından yaptırılan Hipostil Salonu, Karnak Tapınağı’nın en özel yapılarından birisi. Hipostil Salonu, merkezdeki 12 papirüs sütununu çevreleyen 122 sütundan oluşuyor. Karnak Tapınağı’nın duvarlarında, Duvarlarda, I. Seti’yi mahkumları cezalandırırken veya arabasında, orduyu ise timsahlarla dolu bir nehirden geçerken veya büyük bir savaşı kazanırken de görülüyor.
  2. Seti’den sonra, Mısır tahtını devralan kişi, Seti’nin oğlu II. Ramses idi. O da, diğer hükümdarlar gibi, tapınaktaki duvarların dış cephelerini kendi askeri başarılarını anlatan tasvirlerle doldurmuş. Bu görkemli tasvirlerin arasında, Mısırlılar ile Hititler arasındaki Kadeş Savaşı’ndan sonra imzalanan ve tarihte bilinen ilk barış antlaşması olan “Kadeş Antlaşması’nın” orijinal metni olan bir hiyeroglifte mevcuttu.

EDFU TAPINAĞI (HORUS TAPINAĞI)

Nil Nehri‘nin batı kanadındaki Edfu şehrinde yer alan Antik Mısır dönemine ait salonları arasında dolaşırken kendimi tarihte yolculuk yaparken ve Seth ile Horus’un savaşında bulduğum etkileyici tapınak. Mısır mitolojisindeki şahin başlı tanrı Horus‘a ithafen inşa edilmiş. Karnak Tapınağı‘ndan sonraki en büyük ve günümüze kadar en iyi muhafaza edilmiş antik tapınak. Tapınakta ilk önce Horus; ardından Hathor ve Harsomtus‘a tapılmış. İnanna, Aştoret adıyla ilk kez bu tapınakta yazılmış.

Edfu Tapınağı,  duvarları, Tanrıça Hathor ve Tanrı Khnum’un kucağındaki küçük Horus’un ilahi doğumunu gösteren hikayeler ve doğum ile hamilelikle ilgilenen diğer tanrıları gösteren rölyeflerle dekore edilmiştir.

Nilometrenin (Nil’in taşmasını ölçen alet) bulunduğu ve bir şapel gibi yapılmış ve Tanrıça Nut’a tahsis edilmiş yerdir. Tapınağın birçok duvarına, savaş sahneleri ve ölüm ritüellerine ait sahneler yapılmıştır.

Avlunun kuzey duvarında, Hathor ve Horus’un ilahi evlilikleri gösterilir ve bu her yıl iki kere kutlanırmış. İlki Dendera Tapınağı’nda, ikincisi de Edfu Tapınağı’nda.Tapınağın batı tarafında, dışarıdaki koridorun içerisinde de, Horus ve Seth arasındaki kavga anlatılmış. Uzun yıllar süren savaş Horus’un zaferiyle sona ermiş ve tacı giymiştir.

KOM OMBO TAPINAĞI

Adım atmamızla birlikte bende bir enerji ve neşe hali oluşturan Kom Ombo Tapınağı, güney Mısır‘ın Kom Ombo kasabasında, Nil ırmağı kıyısında bulunan bir Antik Mısır tapınağıdır. MÖ 2. yüzyılda Ptolemaios Hanedanı döneminde yapılmış. Tapınağın bir yanı timsah tanrı Sobek‘e, öbür yanı ise şahin tanrı Haroeris‘e adanmıştır. Haroeris aynı zamanda Yetişkin Horus olarak da bilinir. Tapınaktaki her şey ana eksen boyunca simetrik olarak düzenlenmiş, tapınağının inşaatı, yaklaşık 100 yıl boyunca sürmüştü

Antik Mısır’ın en önemli şifa merkezi olarak bilinen tapınak da, ilk kez İsis’in Horus’un gözünü yerine takma operasyonundan bahsedilmektedir. Horus’un gözü bugün bile Mısır’da ters R olarak Tıp Bilimi’ni temsil etmektedir.

O dönemde Antik Mısırlılar, Horus’a karşı bir çatışma olduğunda, Sobek ve Set’in birlik olduğuna inanmaktaydılar. (Yukarı Mısır’ın baş tanrısı Horus, amcası Set’den babası Osiris’in intikamını almış ve baş tanrı olarak tüm firavunların koruyucusu haline gelmişti.) Set’in yenilgisinden sonra, onun müttefikleri, Horus’tan kaçmak için timsaha dönüşmüş. Sobek ve Horus o dönemde düşman olmalarına rağmen, her iki tanrı da, Kom Ombo tapınağı ile onurlandırılmış.

Eskiden bu bölgede binlerce timsah yaşarmış, onları kızdırmamak için her yıl bir timsah seçilip, krallar gibi hizmet edilirmiş. Timsah, timsah başlı bir insan veya mumyalanmış bir timsah Sobek’in temsili olarak kullanılır ve Sobek’e ibadet etmenin bu tehlikeli sularda yaşayan Mısırlıları koruyacağına, timsahları uysallaştıracağına inanılırmış. Eski Mısırlılar timsahları havuzlarda ve tapınaklarda besleyip muhafaza eder ve tanrı Sobek’i onurlandırmak için süslerlermiş.

Bununla birlikte; Drunvalo Melchidesek’in Yaşam Çiçeği’nin Unutulmuş Sırrı kitabında anlatılan Timsah inisiasyonun bu tapınakta yapılmış. Kom Ombo Tapınağı’nda bulunan 300’den fazla timsah mumyası ve tapınağın hemen bitişiğinde bulanan Timsah Müzesi’nde sergileniyor.

İSİS TAPINAĞI

Tanrıça İsis’in ismi ilk olarak eski krallık döneminde, Sakkara’daki piramit metinlerinde (MÖ 2575-2150) geçmektedir. Tapınak ada üzerine taşındığı için Nil Nehri üzerinden teknelerle tapınağa ulaştık.

İsis, kadim Mısır için ailenin, dengenin, kadının ve büyünün sembolüdür. İsis, Osiris‘in (aynı zamanda karısıdır), Seth ve Nephthys‘in kardeşidir, Nut ve Geb‘in kızları ve çocuk Horus‘un annesidir. Bazı kaynaklara göre Anubis de İsis ile Osiris’in oğludur.

İsis’den ilk kez öldürülen kocası Osiris’i dirilttiği ve varisi Horus’u üretip koruduğu, Osiris’e yardım ettiği için ölülerin ölümden sonraki hayata girmesine yardım ettiğine inanılıyormuş. İsis, Hathor’un başlığını takarak tasvir edilmiştir.

MÖ ilk bin yılda, Osiris ve İsis en çok tapılan Mısır tanrıları haline geldi ve Mısır’daki hükümdarlar ve güneydeki komşusu Nubia, öncelikle İsis’e adanmış tapınaklar inşa etmiş. Ünlü büyülü gücü diğer tüm tanrılardan daha büyüktü ve krallığı düşmanlarından koruduğu, gökyüzünü ve doğal dünyayı yönettiği ve kaderin kendisi üzerinde gücü olduğu söyleniyormuş.

 

 

GİZA PİRAMİTLERİ

Mısır’ın başkenti Kahire’nin Gize semtinde bulunan 3 görkemli yapı: Keops Piramidi. Kefren Piramidi. Mikerinos Piramidi.

Gize piramit kompleksi ” esas olarak, Büyük Gize Sfenksi‘nin eşlik ettiği Keops, Kefren ve Mikerinos adları verilen üç piramitten oluşur.

MÖ 2551-2560 yılları civarında yapıldığı sanılan bu anıtsal kompleks, Dünyanın yedi harikasından biri olup, bu yedi harika içinde günümüze kadar ulaşan tek eserdir. Bu piramidin Mısır firavunu Khufu adına bir anıtsal mezar olarak inşa edildiğine inanılır.

Keops Piramidi, Khufu Piramidi ya da Büyük Piramit; günümüzde Mısır’ın başkenti Kahire‘nin bir parçası olan Gize‘yi çevreleyen antik “Gize mezar kenti”nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanıdır.

Gizemi uzun yıllardır araştırılan Mısır’ın dev piramitlerinden Büyük Piramit, aslında, çevresindeki çeşitli yapılarla bir bütün (kompleks) olarak ele alınır. Gize Büyük Piramidi “Gize yapılar kompleksi”nin ana parçası olup, dış sınırları itibariye kuzeyden güneye 52,40 m uzunlukta ve doğudan batıya 40 m genişliktedir.

Büyük Piramit’in içinde “kral odası” ve yasaklı olan “kraliçe odası” piramidal yapının üst kısmında yer alırlar. Girilmesi yasak olan kraliçe odası bizler için bir saatliğine açıldı. Odanın doğu duvarında bulunan Niş haricinde oda boştu. Bu oda pramidin kuzey-güney ekseninin tam ortasında yer almaktaydı. Kutsal geometriye göre Büyük Piramidin tam orta noktası Kraliçe Odası olup, burada 1 saate yakın zaman geçirdik. Oldukça farklı olan bu deneyim neticesinde, kendi adıma yine tarihte yolculuk ettiğimi ki bu sefer daha uzun bir yolculuktu ve çıktığımda kendimi çok daha enerjik hissettiğimi söyleyebilirim.

Ve turumuzun sonunda hiçbirimiz aynı kişiler değildik. Son derece keyifli ve bir o kadar da öğretici bu turun sanırım en sevdiğim taraflarından biri Nil Nehri boyunca yaptığımız Cruise yolculuğu ve yeni edindiğimiz dostluklardı. Gezi boyunca hijyen ve güvenlik sorunu olan Mısır’da bize her türlü konforu, güvenliği ve hijyeni sağlayan VİA MARİS TUR’ a teşekkür ediyorum. Ve onlardan isteğimi buradan tekrarlayayım Peru, Bolivya ve Machu Picchu seyahati …

 

 

 

 

Prev Post

Next Post