Dergi Yazı

Yaşam aslında kendini keşfe dair bir yolculuktur. Her birimiz hayatımızın en az bir
döneminde kendimiz ve yaşamımızı sorgulamışızdır. Cevaplar ise doğru soru doğru anda
geldiğinde kendi gerçekliğimizde bize görünür.

Her biri içerisinde hayata ilişkin ayrı bir deneyim barındıran öykü ve masalları severim. O
nedenle sözlerime içimizdeki potansiyeli keşfetmeye yönelik güzel bir yolculuk masalı olan
Oz Büyücüsü ile devam ediyorum. Hikaye, ana karakter Dorothy’nin “Gökkuşağının üzerinde
bir yerde” var olan sihirli bir mekanı merak edip, yaşamına dair sorular sormasıyla başlar.
Aynı zamanda içinde bulunduğu durumdan daha iyi bir yerde var olmanın özlemini de
duymaktadır. Derken bir gün çıkan hortuma kapılır ve bayılır. Uyandığında ise her şeyin
önceki yaşamından farklı göründüğü daha pırıltılı bir yerde olduğunu görür. Dorothy’nin
önüne serilen yeni yaşamla gözleri kamaşmıştır. Lakin bir süre sonra eve dönüş isteği ağır
basmıştır. Eve dönüş yolunda; hayattaki en önemli şeyin beyin olduğunu düşünen ve onu
arayan korkuluk, sevdiği kadına tekrar aşık olmak isteyen ve bunun için bir kalp arayan
teneke adam ve cesaret arayan aslan ona eşlik etmektedir. Üçünün de tek amacı
kendilerindeki eksiklikleri Oz büyücüsünün yanında bulmaktır.

Dorothy’yle birlikte yardım
istemek üzere yüce Oz Büyücüsü’nün yaşadığı yer olan Oz Diyarına doğru yolculuğa çıkarlar.
Büyücü onlara yardım etmeyi Batının Kötü Cadısı’nın süpürgesini alıp getirmeleri şartıyla
kabul eder. Dorothy’nin eve gitme arzusu öyle yoğundur ki bu şartı kabul eder ve Cadı’nın
süpürgesini alarak büyücüye gider. Büyücünün evinde Dorothy’nin köpeği Toto bir perdeyi
indirir ve ortaya sadece düğmelere basıp kolları indirip kaldıran sıradan, yaşlı bir adam çıkar.
Yüce ve güçlü büyücünün aslında hiç gücü yoktur. Sonunda Dorothy, Rehberi Gilinda’nın
yardımıyla büyük gücün aslında kendi içinde olduğunu keşfeder. Dorothy sahip olduğu her
şeyi olduğu gibi kabul edip onlar için sevgi ve şükür duyma kabiliyeti gerçeğine kucak
açtığında yolculuğu tamamlanmış olur. Ve evine döner.

Dorothy’nin hikayesi, her birimizin hayat yolunda ihtiyaç duyduklarımızla ilgili birçok
metaforu içinde barındırır. Birçoğumuz bu yolda rehberlik ve yardım ararız, tıpkı Dorothy’nin
kuzeyin İyi Cadısı Glinda’ya bilge rehberi olarak güvendiği gibi. Batının Kötü Cadısı’nın
Dorothy’yi eve gitme yolculuğunda sürekli durdurmaya çalışması da, korkunun bizi
arzuladıklarımıza ulaşma yolunda eyleme geçmekten alıkoymasını sembolize eder.
Dorothy’ye yolculuğunda eşlik eden üç ana karakter, hayatlarımızda huzur ve tatmin bulmak
için sahip olmamız gereken üç önemli niteliği temsil eder. Korkuluk tarafından temsil edilen
ilk nitelik, düşünme, mantık, tasarlama, soru sorma ve hayatı anlamak için içimizde bulunan
büyük gücün farkına varma yeteneğidir. Teneke adam tarafından temsil edilen ikinci nitelik,
diğerlerine, ancak daha da önemlisi kendimize sevgi, şefkat, empati ve bağışlama
sunabilmektir. Korkak Aslan tarafından temsil edilen üçüncü nitelik de cesaret, korkuyla
inanç yoluyla yüzleşebilmek ve yaşamayı arzuladıklarımızla doğru korkusuzca eyleme
geçebilmektir.

Kendimiz için düşünebilecek, sorular sorup cevapları alabilecek, sevip sevilebilecek ve her
engelin ve korkunun üstesinden gelebilecek kapasiteyle doğduk hepimiz. Bununla birlikte;
evren sadece sahip olduğumuza inandığımız kimliğe cevap verebilmektedir. Perdenin
arkasındaki adam Dorothy ve arkadaşlarına, sahip olamadıklarını düşündükleri şeylerin
aslında kendilerinde zaten bulunduğu ama bu bilginin farkında olmadıklarını söylemiştir.
Hikaye boyunca kendinin korkak olduğunu düşünen aslan gerçekte düşmanların önüne
atlayarak onlarla ölümüne dövüşmüş, beyni olmadığı için kendini aptal zanneden korkuluk
aslında tüm planları yaparak ekibi sayısız kere türlü zorluklardan çıkarmış, kalbi olmadığını

zanneden ve kendine kalp arayan teneke adam ise gerçekte bir böceği ezdiğinde kalbi sızlayıp
ağlamış, sonra da paslanmıştı. Kendimizi yeterince sevdiğimizde ve gerçek sonsuz değerimizi
ve kusursuzluğumuzu fark ettiğimizde, hiçbir şekilde eksik ya da tamamlanmamış
hissetmeyiz. Hayatımızın kontrolünün bizde olduğu farkındalığı ve bilgisiyle, gücümüzü
elimize alarak, hayallerimizi gerçekleştirmek üzere yeni adımlar atma iznini kendimize
verirsek, arzu ettiklerimizi başarmanın önünde hiçbir engel kalmayacaktır.